AFŞAR BORANLARI KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ
   
 
  Tarihçemiz
AfşarAnkara ili Bala ilçesinin 5.000 nüfuslu belediyesidir
Tarihçe
Kasabanın kökeni Oğuzların 24 boyundan biri olan Avşarlardan gelmektedir .Aslen zorunlu iskan sonucu 1830-1841' lerde Kayseri'den kopup şimdiki yerlerine gelmedir.
Coğrafya
İlçe merkezine 15 kilometre mesafededir. Konya-Ankara karayoluna uzaklığı 25 km, buradan il merkezine uzaklığı 75 km'dir.
 
Nüfus
Nüfusu 5.000 üzerinde iken deprem dolayısıyla büyük göç vermiştir.
Yıllara göre belediye nüfus verileri
2.783
4.968
3.529
3.014
 
Kültür
Örf ve adetlere bağlı olup köy odaları vardır. Düğün, cenaze ve bayram yemekleri halen bu odalarda yenmektedir. Kasaba halkı tarafından iki bayram arasında ölmüş kişlerin yakınları odalarda, bayramın ilk günü ziyaret edilerek kuran okutulur ve başsağlığı dilenir. Bu ziyaret sebebi ile kasaba halkının tamamı birbirini görmüş ve bayramlaşmış olur.
Bu kasabanın tamamı Sünni'dir. Kasaba 2005 ve 2007 depremlerinde büyük zarar görmüş iki yıldır süren kuraklık sebebi ile büyük sıkıntılara girmiştir. Afşar Halkı kanunlara ve birbirlerine karşı saygılı bir halk olup bu yoğun nüfusa rağmen ufak bir olay bile olmamaktadır.
Halk çok misafirperver olup yabancılar aç ve açıkta kalmaz. Çünkü odalarda misafir edilip yiyecek ve yatacak ihtiyaçları karşılanır. Her yıl Mayıs ayının ilk haftasında "DUTDEDE Türbesi" ziyaret edilerek kurbanlar kesilir. Yağmur az olursa yağmur duası, yağmur çok olursa şükür duası yapılarak 3000-4000 kişi ağırlanır.
Afşar halkının özelliğinden,midir bilinmez dayanışma mükemmel,dir. Dügün yapanlara Oğlu askere gidenlere ve cenazesi olanlara afşar halkı azda olsa desteğini esirgemez.
İlk koyun sağımının sütü, köyde görevli bulunan kişilere ve koyunu olmayanlara ikram edilir.
Yemeklerinden afşara has tarhana çorbası meşhurdur.
Ekonomi
Kasaba halkının geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Kasaba halkı tarımda; arpa, bugday ve pancar ekiminde bulunurlar. Hayvancılıkta genellikle koyun yetişticiliği gelişmiştir. Sulu tarım yüzölçümü azdır ama genişlemeye müsaittir.


AVŞAR (AFŞAR)  BOYU
 
 
Avşar boyu Oğuz Kağan Destanı‘na göre Oğuz Türklerinin 24 boyundan biridir. Bu boyların Bozoklar kolundan (sağ kolundan) Oğuz Kağan‘ın oğlu Yıldız Han‘ın dört oğlundan en büyüğü olan Avşar’ın soyundan gelir.
AVŞAR Adının Anlamı
 
Avşar boyunun adı Kaşgarlı Mahmut (XI. yy) ve Fahrettin Mübarek Şah (XIII yy) listelerinde Afşar; Reşidüddin (XIV. yy başı) ile ona dayanan Yazıcı-oğlu (XV. yy) ve Ebulgazi Bahadır Han (XVII. YY) listelerinde Avşar olarak geçer. Moğol istilasından önceki Vakayinamelerde de Avşar şeklinde rastlamak mümkündür. XIV ve XVII. Yy ’larda Anadolu’da her ikisi de görülmekle beraber Avşar adı daha çok yaygındır ve telâffuz şekli zamanımızda ülkenin her yerinde Afşar’ın yerini almıştır. Buna karşılık XVI. Yy ’dan beri İran kaynaklarında Afşar şeklinde yazılır ve halen de bu boya mensup oymak ve köylülerce Afşar olarak söylenir. Kaşgarlı Mahmut kabile olarak diğer Oğuz boyları ile birlikte 6. sırada Afşar olarak bahseder. Reşidüddin’e göre Avşar, hükümdar çıkarmış 5 boydan (diğerleri Kayı, Yazır, Bey dili, Eymür. Bunlardan sadece Eymür Üç-Ok’lardandır) birisidir.
Manası ise “çevik ve vahşi hayvan avına hevesli” dir. Yazıcı oğlu Ali’de “cüst-ü çalak ve ava, canavara ve kuşa hevesli” manasını vermektedir. Ebulgazi Bahadır Han’da manasını “işini ıldam (çabuk) işleyici” olarak verir. Çağdaş bilginlerden Wambery ise Avşar adına bir yerde “toplayıcı” diğer bir yerde ise “zaptiye neferi, mübaşir” manasını vermektedir. G. Nemeth’de Avşar’ın “Avş” fiilinden geldiğini bunun da Kırım-Kazak Türkçe’sinde “müsaade etmek ve itaat etmek” manasına geldiğini, dolayısıyla Afşar’ın “itaatli” manasında olduğunu söylemektedir.
Zeki Velidi Togan’da Avşar’ın “Avcı + er” den geldiğini söylemekte, Tomaschek’in “avş=kam” demek olduğunu ve bunun mümkün olamayacağını belirtmektedir. Z. B. Muhammedovan’a göre “avşarmak, avşarılmak” sözleri kibirli olmak ve kibirlenmek anlamındadır. Azeri lehçesinde “avşar” süt, “avşarmak” sağmak, Seyhan ağızlarında ise “yetenekli” manasında kulla-nılmaktadır.
Ancak Avşar sözünde “ava hevesli” manasından başlarsak, kelimenin kökünü “Av” sözünde aramak lazımdır. Buna göre av kökünden ( – ş – ar ) ekleri ile meydana gelmiş olması gerekir. Biz böylece Avşar’ın “av” isminden geldiğini kabul etmiş oluyoruz ki, söyleyiş ve anlama bu yöndedir. Burada bir hususu belirtmekte fayda vardır. Eski Türkçe’de (f,v) sesleri yoktu ve Türkçe kökenli kelimelerde bu sesler (p,b) sesleriyle karşılanıyordu. (eb-ev, bermek-vermek, bar-var, öpke-öfke vb..) Bu sebeple Afşar/Avşar adı gerçekte Abşar/Apşar şeklinde olmalıdır. Avşar adının kaynağı olan (av) sözünün aslı da (ab/ap) olmalı. Aparmak fiilinin anlamı da bu görüşü desteklemektedir.
……
Bunun yanında günümüzde Çuvaş Türkleri arasında “Yapşar” şek-linde bir kelime vardır ki; bu Avşar ile aynıdır. Başına bir “y” harfi eklendiği görülen kelimenin manası da “eli açık ve cömert”tir. Kazak Türkçe’sinde de Apsar kelimesi vardır ve anlamı “biraz delimsi, delice, atak” tır.
(Bu bölüm Adnan Menderes KAYA’nın Avşar Türkmenleri kitabından alınmıştır)
________________________________________
Avşar Boyunun Tarihi
Avşarlar, Orta Asyada iken, Dede Korkut destanlarında Oğuzeli diye geçen Sir-Derya bölgesinde yaşamışlardı. Büyük göç ile birlikte Huzistan, Horasan yoluyla, bir grup da Irak, Suriye yoluyla Anadolu’ya gelmişler, bu arada İran, Irak, Suriye, Afganistan ve Azerbaycan’a da yayılmışlardır. Avşarlar, Oğuz’un öteki torunları Kınıklar ve Kayılar gibi devlet kurmuş, büyük hükümdarlar ve sülaleler yetiştirmişlerdir. Karamanoğulları, Akkoyunlular, Aksungurlular, Özeroğulları, Sırkıntıoğulları, Karsantıoğulları, Küçük Ali Oğulları ve Kozanoğulları gibi, Avşarlardan kurulu, ya da onların güçlü desteği ile yaşamış sülaleler de bulunmaktadır.
İslamiyet‘in kabulü ile birlikte özellikle Gazneli Mahmut zamanında Oğuzlar’a Türkmen denmeye başlanmıştır. Türkmen, Müslüman olan göçebe Oğuzlar’ın ikinci adıdır.
Malazgirt Savaşı‘ndan sonra, Anadolu’ya Türkmenlerle beraber göç eden Avşarlar, Anadolu Selçuklu Devleti’nin uç bölgelerine yerleştirilmişlerdi. Genel olarak, Anadolu’da yerleşim yerleri arasında Avşar adı, Kayılardan sonra ikinci sırada gelmektedir. Bu yer adları, Avşarların, Anadolu coğrafyasının fetih ve iskanında Kayılar ve Kınıklar gibi birinci derecede rol oynadıklarını göstermektedir.
Avşarlar Türk tarihinin farklı aşamalarında kendilerinden söz ettirmişlerdir. Bu aşamalar aşağıdaki maddelerde toplanabilir.
§             Büyük Selçuklu Devleti‘nin bölünerek zayıflamasından sonra, 12. yüzyılın ilk yarısında bir süre bağımsız, bir süre de Irak Selçuklularına bağlı şekilde sürdürdükleri beylik.
Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşundan önce, diğer Oğuz boyları ile beraber Avşarlar da Kıpçak Çölünde yaşarlardı. 1135-1136 yıllarında, reisleri Arslanoğlu Yakup Bey kumandasında güneye inerek Huzistan’a yerleştiler. Yakup Bey’den sonra Avşarların başına Küşdoğanoğlu Aydoğdu geçti. Şumla lakabıyla anılan bu bey, Büyük Selçuklu Devleti’nin zayıflamasından faydalanarak, Huzistan’da Selçuklu hakimiyetine son verdi ise de, 1159’da Irak Selçuklu Devleti sultanı Melikşah gelerek tekrar Huzistan’a hakim oldu. Bu devrede, Şumla da Melikşah’ın hizmetine girdi. 1194 yılında, Abbasi halifesi En-Nasır li-Dinillah, veziri İbn-ül-Kassab kumandasında Huzistan bölgesine bir ordu gönderdi. İbn-ül-Kassab, Huzistan’ın başşehri Tuster’i ve birçok kaleleri zaptettikten sonra, Şumla’nın ailesini ve çocuklarını toplayıp Bağdat’a götürdü. Böylece Huzistan’daki, Avşar Şumla ve oğullarının hakimiyeti sona erip, ülke, halifenin topraklarına katıldı.
§             Çeşitli kaynaklar, Karamanoğulları Beyliğini kuran ailenin, Avşar boyuna mensup olduğu belirtmektedir.
§             Germiyanoğulları Beyliği Avşar boyundandır.
§             İran tarihi ve dolaylı şekilde de Osmanlı tarihi üzerinde önemli rol oynayan Avşarlar ise Anadolu’ya 13. yüzyılda göç edenlerdir.
Bu ikinci göç hareketi sırasında Anadolu’ya gelen Avşarların bir bölümü, daha sonra Akkoyunlu Devleti‘nin kuzeybatı İran’ı ele geçirmesi üzerine, Mansur Bey önderliğinde İran’a giderek Huzistan’a yerleşmiştir. Anadolu’da kalanlar ise; daha çok Malatya ve Doğu Anadolu’da bulunuyorlardı.
Kalanlardan büyük bir bölümü, Osmanlı Devleti ile Anadolu Türklüğü arasında büyük bir mücadeleye ve Türklerin Anadolu’dan kısmi bir tersine göç hareketine sahne olan ve 16. yüzyılın başlarında yine İran’a göçerek Urmiye’den Herat’a kadar olan geniş bir bölgede yerleşmişlerdir. Safevi hükümdarı I. Şah İsmail bu Avşarları özellikle Horasan sınırını korumakla görevlendirmiştir. Daha sonra, 1736‘da Nadir Şah bu Avşar boyları ile Afşarlar hanedanını kurmuştur.
İran Afşarları; Mansur Bey Afşarları, İmanlu Afşarları, Alplu Afşarları, Usalu Afşarları, Eberlu Afşarları olmak üzere, başlıca beş büyük obaya ayrılmaktaydı.
Safeviler‘in zayıfladığı bir dönemde, Afşarların lideri Nadir; Afşar, Celayir ve diğer Türkmenleri etrafında toplamış ve Şah II. Tahmasp’ın hizmetine girmiştir. İran topraklarından Afganları çıkarınca, nüfuzu artmış, II. Tahmasp’ı tahttan indirerek yerine III. Abbas’ı şah yapmıştır. Kendisini de saltanat vekilliğine getirmiştir. 1736’da da kendi şahlığını ilan etmiştir. 1737’de Hindistan seferine çıkarak Delhi’ye kadar ilerlemiştir. Bir suikasttan sonra, idareyi sertleştiren Nadir Şah, Afşar ve Kaçar Beyleri tarafından öldürülmüştür. Horasan’ı yöneten torunu Şahruh’un ölümünden sonra, İran’da Avşar egemenliği sona ermiştir.
İran Afşarları, günümüzde, Urmiye gölünün kuzey batısında Hemedan, Kirmanşah, Nişabur, Kerman’ın güneyinde dağınık halde yaşamaktadırlar.
Avşarlar, nihayet, 18. yüzyıl ve 19. yüzyılda ve özellikle Anadolu‘nun güney bölgelerinde Bozdoğan, Melemenci, Sırkıntı, Kırıntı, Karsantı, Cerit gibi Türkmen boylarıyla Osmanlı Devleti‘nin iskan politikasına karşı Dadaloğlu tarafından ölümsüzleştirilmiş direnişleri ile de kendilerinden söz ettirmişlerdir.
Anadolu Avşarları’nı iki gruba ayırmak mümkündür. Birinci grup, Selçuklular zamanından itibaren Anadolu’nun çeşitli illerine dağılmış, çok eskiden yerleşik hayata geçmiş olan gruptur. Germiyanoğlulları, Karamanoğulları gibi.
İkinci grup ise, 1865 yılına kadar, güney Anadolu’da göçebe hayat sürmekte iken, bu tarihten sonra yerleşik hayata geçen Avşarlardır.
Türklerin tarihi coğrafyası içinde pek çok yer bu ismi taşımaktadır. Ayrıca yaygın bir soyadı olarak günümüze kadar gelmiştir. Günümüzde yerleşik olmalarına rağmen, bir kısmı, adetlerini halen devam ettirmektedirler. Bugün Kayseri’nin Sarız ve Pınarbaşı ilçelerine bağlı çok sayıda köy ile, Pınarbaşı’nın Pazarören beldesi ve bu belde çevresindeki köylerinden pek çoğu, Kayseri ilçesi ve Tomarza’nın Toklar beldesi çevresindeki köylerin yarıdan fazlasında Avşarlar yaşamaktadır. Kahramanmaraş’ın ANDIRIN İlçesinde Avşarlar yaşamaktadırlar. Ayrıca Ankara'ya bağlı Bala İlçesi Afşar Kasabası, Adana’ya bağlı Mağara ilçesi köylerinden Ayvad ve Ağdaşalanı köyleri de, Avşarlar tarafından iskân edildiği gibi, Çukurova’da mevcut bazı Avşar köylerinden başka, Kastamonu, Bolu, Muğla, Denizli, Isparta ve Antalya, Çorum ( Örn. Çorum ili Kargı ilçesi Avşar Köyü ) yörelerinde pek çok Avşar köy adına rastlanır.
 




 

BORANDER
 
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
----------------------------------------------
BORANDER AİLESİ OLARAK 1 KASIM 2015 TARİHİNDE YAPILAN MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNİN ÜLKEMİZE VE TÜM HALKIMIZA HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLERİZ.
BORANDER
--------------------------------------------------
AFŞAR BORANLARI

Bizler, Afşar Boranları, gelmişiz Toroslardan
Atamız Yusuf, Pınarbaşı Dedebaş Oğullarından
Soyumuz Türkmen, boyumuz oğuz boyundan
Lakabımızı herkes bilir, hepimiz Ağaçkıçlar

Atalarımız yörük olup, hep göçebe yaşamışlar
Korkusuz olduklarından, ayrı oba kurmuşlar
Kardeşler ayrılmış, dört bir yana dağılmışlar
Bizler Türk oğlu Türkmen boyu, Afşar Boranlar

Artık bir olma zamanı geldi de geçiyor
Boranlar dernek kurmuş herkes bunu izliyor
Bu iş yürümez diyenler çığ gibi büyüyor
Biz bu işte kararlıyız durmak yok Boranlar

Selam olsun Pınarbaşı Boran Deredeki köyüme
Selam olsun kendini Boran sayan soyuma
Selam olsun, Ülkeme dağılmış boran yoldaşıma
Selam olsun birliğimizi yeniden kuran BORANDERE
--------------------------------------------------

GEÇ OLMADAN

Bir gün gelip öleceğiz,
Bu zulümler dertler niye,
Yaşama veda edeceğiz,
Gönül kırmak, yıkmak niye,

Dost gibi oturup gülsek,
Arayıp sohbetler etsek,
Yarım ekmeğimizi bölsek,
Gönül kırmak, yıkmak niye,

Bu dünya kimseye kalmaz,
Kalanlar da baki olmaz,
Fesatların yüzü gülmez,
Gönül kırmak, yıkmak, niye,

Bu dünya herkese yeter,
Kötülük her şeyden beter,
Tatlı dil, güler yüz varken,
Gönül kırmak, yıkmak niye,

Dünya sanma sana kalır,
Herkes iyiliği ile anılır,
O bedeni toprak alır,
Gönül kırmak, yıkmak niye,

BORANDER
Son Dakika
 
DEĞERLİ ÜYEMİZ, DERNEK ÜYE AİDATLARINIZI ÖDEMEYİ UNUTMAYINIZ
 
Bugün 1 ziyaretçi (34 klik) kişi burdaydı!
AFŞAR BORANLARI KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol